İnsan ilişkilerinde dengeyi nasıl sağlarız... Bu konu üzerine kendi düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Denge sözlük anlamı :Bir nesnenin veya insanın devrilmeden durma hâli diye geçiyor... Çocuklar da ilk yürümeye başladığında dengede durmayı öğrenir sağlayamazsa düşer sonra tekrar tekrar dener dengede durup adım atamaya başladığı zaman ondan özgürü ve mutlusu yoktur.
Peki ya insan ilişkilerinde denge nasıl sağlanır? Düşünceme, gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki ancak adaletle sağlanır. Eğer insan vicdan sahibi değilse adaletli olması beklenemez. Vicdan çok ağır bir yüktür her insan taşıyamaz. Dünya'da ya da ülkenizde ve de ailenizde adalet yoksa haksızlık çoksa vicdan yoktur demektir. Toplumun yapı çekirdeği ailede başlıyor adalet, merhamet, sevgi ve vicdan... (Bu arada vicdan kelimesine TDK sözlükten bakabilirsiniz.) Çocuklara ilk önce vicdanlı olmayı öğretmek lazım ailede sonrası zaten kendiliğinden gelir. Dediğimiz gibi ağır bir yük her insan kaldıramaz, kişisel küçük veya büyük çıkarlar için feda edilir vicdan ;bir kere feda edildi mi devamı hep gelir, geldikçe bu yük hafifler ağırlığı kalmaz dolayısıyla kişiliği olmayan karaktersiz hafif insan meydana gelir.
Son dönemlerde kadın erkek ilişkilerinde, evli yeni çiftlerde denge bozukluğundan kaynaklı sorunlar yaşanmaktadır. Sonunda biten ilişkiler, boşanmalar ortada kalan çocuklar...
Tüm bunları gördükçe vicdanın, adaletin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor...Geçmiş zamanlarda bir öykü kitabı okumuştum Osman Çeviksoy' a ait Tutkulu Yürek öykü kitabında "Dar Geçit" adlı öyküde o kadar güzel izah etmişti ki bu dengeyi, bilinçli ve vicdanlı insan örneğini bu öyküde yakalamıştım.
Konusundan kısaca bahsedeyim: Memur Akif Bey 34 yaşında annesiyle birlikte yaşıyor kendisi gibi memur olan Hatice Hanımla evlilik hazırlığı içerisinde yalnız Hatice Hanım, Akif Bey'i bir deneyin içine sokuyor. Akif Bey'e annesini evde istemediğini, ya huzur evine ya da küçük bir daire tutup göndermesini istiyor ve ancak o şartla evlenebileceğini söylüyor. Akif Bey'in kararı bu ilişkide belirleyici nitelikte. Çok düşünüyor, annesine açıklıyor, nasıl vazgeçerdi annesinden onca emek vermiş büyütmüş, oğlundan başka kimsesi yok, öte tarafta sevdiceği Hatice! Neticede Akif Bey kararını veriyor Hatice'ye annesinden vazgeçmeyeceğini, annesinin yanının kendi yanı olduğunu söylüyor. Hatice eğer kabul etmiyorsa kararını vermeliydi Akif Bey'e. Öykünün kilit noktası burada başlıyordu Hatice'nin cevabında "Beni affet, seni denedim. Her zaman söylediğin gibi evlilik bir basit birleşme değildir. En az duygularımız kadar aklımızı da kullanmak zorundayız. Denedim seni. Benim için annenden vazgeçip geçemeyeceğini anlamak istedim. Bir sevgili uğruna, her şeyini senin için tüketmiş yaşlı bir kadından, vazgeçseydin, belki yüreğime taş basacak seninle evlenmeyecektim. 'Benim için annesini terk etti, bir başkası için de beni terk edebilir.' diye düşünecektim. Sonuç umduğum gibi oldu. Artık ölüme kadar yanındayım. beni affedecek misin? "
Bir öyküde, vicdan sahibi olmak, adaletli davranmak, hak bilmek böyle güzel anlatılamazdı sanıyorum. Dengeyi sağlamak için bilinçli vicdana yani adalete ihtiyacımız var...
Selam ve sevgiyle ...